Adı, antik yazılı kaynaklarda komşu kentlere nazaran neredeyse hiç anılmadığı için gözlerden ırak kalmış olan Antiokheia ad Maeandrum, günümüz Aydın ve Muğla illerinin büyük bir bölümü ile Denizli ilinin batı uç kesimlerini kapsayan klasik Karia bölgesi kentlerinden biridir. Antik kentin içinde bulunduğu Karia bölgesi, antik yazarlardan Halikarnassoslu (Bodrumlu) Herodotos ve Atinalı Thukydides’e göre adını Karlardan almıştır. Bölge, İÖ 2. binyılın ikinci yarısına ait Hitit ve Mısır orijinli kaynaklarda olasılıkla “Karkişa” ya da “Karakişa” olarak geçmektedir. İÖ 1. binyıl Pers kaynaklarında ise “Karka” olarak anılmaktadır. Günümüzde, Aydın ili Kuyucak ilçesi, Azizabat ve Başaran mahalleleri arasında bulunan antik Antiokheia kenti, Morsynos (Dandalaz) ırmağının Maiandros (Büyük Menderes) ırmağına karıştığı noktada, Maiandros’un güney kıyısında, Nazilli ilçesinin yaklaşık 20 km doğusunda kurulmuştur. Kente, Aydın – Denizli karayolu üzerinde bulunan Kuyucak ilçesini geçtikten hemen sonra sağda görülen Karacasu – Tavas yolu üzerinde yer alan Başaran mahallesinin içinden geçilmektedir.
Ülkemizde üç Antiokheia antik kenti vardır. Bunlardan biri Hatay’da, biri Isparta’da diğeri de Aydın ilinin Kuyucak ilçesindedir. Bu üç Antiokheia içinde en tanınanı da Kuyucak ilçesinde bulunan Antiokheia’dır.
Söz konusu kenti aynı adı taşıyan diğer antik kentlerden ayrı olarak ifade etmek gerekirse, kent, antik Hellen kaynaklarında bulunduğu konumdan dolayı “Maiandros ırmağının üzerindeki ya da kıyısındaki Antiokheia” olarak geçmektedir. İS 2. yüzyılın birinci yarısında yaşamış olan ünlü coğrafyacı Ptolemaios, dünyanın bilinen ilk büyük atlası olma özelliği taşıyan eserinde, kentten “Maiandros’un kıyısında” anlamında “Προς Μαιανδροω” olarak söz etmektedir. Kent, sikkeler üzerinde ise “Maiandros’un üzerindeki Antiokheia” anlamına gelen ΑΝΤΙΟΧΕΩΝ ΤΩΝ ΠΡΟΣ ΤΩ ΜΑΙΑΝΔΡΟΩ lejantı ile karşımıza çıkmaktadır. Hellence bu kent adı, Latince kaynaklarda ise “Antiocheia ad Maeandrum” olarak yazılmaktadır. Örneğin İÖ 59 – İS 17 yılları arasında yaşamış ünlü Romalı tarihçi Titus Livius, ab urbe condita (kentin kuruluşundan itibaren) adlı eserinin XXXVIII. kitabının 13. Bölümünde, Asia consulü Manlius Vulso’nun İÖ 189 yılında ordularını Antiocheia üzerinden götürürken geçtiği yolu anlatırken kent için “Antiochiam super Maeandrum” ifadesini kullanmıştır. Gençlik yıllarında Karia’da Nysa (Sultanhisar) antik kentinde öğrenim gören ünlü coğrafyacı Amasyalı Strabon da Anadolu’nun antikçağdaki coğrafya ve tarihini anlattığı Georgica (Coğrafya) adlı eserinin Anadolu ile ilgili olan kısımlarından biri olan XIII. kitabında, bize Antiocheia ad Maeandrum’un arazi durumu hakkında önemli bir ipucu vermektedir.
μετὰ δὲ τὴν Ἱερὰν πόλιν τὰ πέραν τοῦ Μαιάνδρου. τὰ μὲν οὖν περὶ Λαοδίκειαν καὶ Ἀφροδισιάδα καὶ τὰ μέχρι Καρούρων εἴρηται: τὰ δ᾽ ἑξῆς ἐστι τὰ μὲν πρὸς δύσιν ἡ τῶν Ἀντιοχέων πόλις τῶν ἐπὶ Μαιάνδρῳ, τῆς Καρίας ἤδη (XIII.4.15).
Demek ki, Aydın ili Kuyucak ilçesindeki antik Antiokheia kente, Roma İmparatoru Augustus döneminde de ἡ τῶν Ἀντιοχέων πόλις τῶν ἐπὶ Μαιάνδρῳ olarak anılmaktadır.
Kentin tarihini yazan tüm araştırmacılar tarafından, Menderes üzerindeki Antiokheia kentinin İÖ 3. yüzyılda, Hellenistik krallıklardan Seleukos Krallığı tarafından kurulmuş olduğunu söylemek gelenek haline gelmiştir. Bu bağlamda, Antiokheia kenti de Büyük Menderes havzasında kurulan Apameia, Nysa, Seleukeia, Laodikeia ve Stratonikeia gibi Suriye kraliyet ailesi tarafından olasılıkla da I. Antiokhos tarafından kurulmuştur.
Kentin tarihini içinde bulunduğu Karia bölge tarihinden ayrı olarak incelemek olanaksızdır. Romalı ünlü politikacı, yazar ve tarihçi Yaşlı Plinius (İÖ 23 – İS 79), Doğa Tarihi (Naturalis Historia) adlı eserinin V. bölümünde, bizlere, Antiocheia’nın Symmathios ve Kranaos adlı iki yerleşmenin birleşmesinden ortaya çıktığını aktarmaktadır: “Antiochia ubi fuere Symmatheos et Cranaos oppida” (NH V. 108).
Ancak ne gariptir ki, Menderes üzerindeki Antiokheia, Strabon, Plinius, Ptolemaios, Bizanslı Stephanos ve Hierokles gibi birçok antik yazar ile Pococke, Chandler, Leake, Arundell, Cramer, Hamilton, Fellows, Smith, Davis, Ramsay, Kiepert, Robert, Cohen ve Hild gibi yabancı seyyahlar/araştırmacılar tarafından bahsedilmekle birlikte binlerce yıldır doğayla baş başa yaşamaktadır. Doğa sanki yavrusunu koruyan bir ana gibi sarıp sarmalamaktadır Menderes üzerindeki Antiokheia’yı.
Kent, Hierokles’in Bizans coğrafyası için önemli bir kaynak olan Syndekdemos adlı eserine dayanarak Ramsay’ın verdiği tabloya göre, İS 451 yılında Khalkedon Konseyi’nde temsil edilmiş.
Aynı şekilde, 12. ve 13. yüzyıl yazılı kaynaklarından biri olan Odo de Deuil’in kronoğine göre, kent, 1147 yılında Haçlıların Türklere karşı bir sığınağı olmuş.
Kent, 1197 yılı başlarında ise Lykos (Çürüksu) vadisi içindeki önemli Bizans kentleri Laodikeia ve Khonai’ya Bizans Devleti’ne karşı asi durumda bulunan Manuel Maurozomes tarafından da el konulması sonucunda, Maiandros Theması’nın başkenti olmuş.
1211 yılında, Keyhüsrev ile Nikea Rum İmparatorluğu’nun başı olan Laskaris arasında Antiokheia yakınlarında bir savaş da yapılmış.
Nikea Rum İmparatorluğu’nun en büyük sınır üssü olan Antiokheia, 13. yüzyılın sonlarına doğru ise Türklerin eline geçmiştir.
Sonuç olarak son yıllarda kenti direkt olarak konu almayan projeler kapsamında yapılmış olan kısa süreli iki yüzey araştırması sayılmazsa; kent üzerine yapılan sistemli arkeolojik çalışmaların olmaması nedeniyle kent tarihi hakkındaki bilgiler, antik kaynaklara, nümizmatik ve epigrafik verilerle Ortaçağ kronikçilerinin verdiği sınırlı bilgilere dayanmaktadır.